31 Ekim 2007 Çarşamba

Çocuk Doğumgünleri

Burada da doğumgünlerine başladık...artık Ayça’nın da kendi okulu ve arkadaşları olduğu için davetler arttı. Geçen haftasonu aynı gün içinde iki doğumgününe gittik. Bilenler bilir, bir tane çocuk doğumgünü bir güne yeter...ikincisi kendini zorlamak olur. Ama benim burada çocuklarımın arkadaşları ve aileleri ile tanışabilmem için gerekirse 3 doğumgününe kendimi zorlamam gerekiyor.

Ece’nin okulundan söz etmedim hiç, Türkiye’de hiç olmayan bir sistemleri var. Sınıfın telefon ve isim listesi okul tarafından verilmiyor. Velilerin öğretmenler ile konuşması istenmiyor, çocuğun durumunu AQC (Academic Quality Controller) adı verilen görevliler ile en az 48 saat önceden randevu alarak konuşabiliyoruz. Okul saatlerinde zaten velilerin hiçbir şekilde sınıfların olduğu binalara girmesi mümkün değil. Bu sistem iyi kötü daha sonra yazarım ama dolayısıyla doğumgünleri özellikle Ece kimler ile okula gidiyor görebilmek için bulunmaz fırsat.

Parti yapmak için çok fazla mekan seçeneği yok, en popüler olanlar ToysRUs ve My Gym. Türkiye’de parti sektörü ve mekanları o kadar almış yürümüş ki burası ile karşılaştırılamaz. Bu boşluk hemen girişimci yönümü harekete geçirdi, kafamda böyle bir yer açayım tilkileri dolaşmaya başladı bile.

Neyse, burada da doğumgünü çocuğuna hediye alınıyor ve parti sonunda da o sizin çocuğunuza hediye veriyor. Bu adet nereden çıktı da Türk’den Hintli'ye herkes uyguluyor? Doğumgününde neden hediye verilir cidden çözemiyorum.

ToysRUs kocaman bir oyun alanında tam bir kargaşa içinde parti düzenliyor...kim davetli, kim sadece oyun için gelmiş belli değil. Filipinli bir kız mikrofondan ciyak bir şekilde doğumgünü çocuklarını sandalye oyununa çağırınca ancak bizim ekibi anlayabildim. Maalesef sadece bir Pakistanlı, bir de Ukraynalı anne ile tanışabildim, kargaşa ve gürültüden telefon bile alıp veremedik. Doğumgünü Aryan isimli Hintli bir çocuğundu ve anladığım kadarıyla ne kadar hısım, akraba, komşu varsa çağırmışlar, rengarenk sarileri ile hoştu görüntü aslında. Bu doğumgünü beceremedik sosyalleşmeyi, bir sonrakine diyerek ve başım zonklayarak terk ettim mekanı.

Ayça’nın Lübnan’lı arkadaşı Nour’un doğumgünü daha sakin ve özel bir mekan olan My Gym’deydi. Meğer Nour’un annesi Ece’nin okulunun yöneticilerinden benim de tanıdığım biriymiş. Orada da çocuklar 2 yaşında olduğu ve herkes kendi çocuğunun peşinden koştuğu için kimse ile muhabbetim merhabadan öteye gidemedi. Bir de dumur edici bir olaya tanık oldum; herkes 2 yaşında bir çocuğun annesini arıyor ama bulamıyor, meğer İngiliz arkadaş kimseye söylemeden çocuğunu doğumgününe bırakarak alışverişe gitmiş! Bu da Bahreyn’in uyuşturucu sakinliğinden paralize olmak ile ilgili olmalı yoksa açıklanabilecek bir yanı yok...

İşte taşınmanın bir cilvesi de bu; yıllardır artık kemikleşmiş arkadaşlıkları bırak gel, birileri ile tanışayım diye binbir takla at.... neyse ki burada da - şimdilik bir elin parmaklarını geçmese de - harika insanlar ile tanışıyorum.

1 yorum:

murat dedi ki...

sık dişini elif gelicez yanına bir tatilde ....yada farklı şeylerde olabilir,fal baktırdım beyoğlunda,falcı krallıkla yönetilen bir ülkede işe gireceğimi öyledi.Aklımıza Hollanda geldi ama sizin orasıda bu tarife uyuyo:)