9 Eylül 2008 Salı

Adamıza döndük

En son yazımı Mayıs ayında yazmış ve Türkiye'ye kaçmışım...iki buçuk ay sonra tekrar adamızdayız. Bu sefer dönmek daha kolay oldu gibi, geçen seneki gibi bilinmeze gitmiyorduk. Ev belli, okullar belli, özlediğimiz arkadaşlarımız var ve biliyoruz ki hava çok sıcak olacak şikayet edip öf pöf demek de bir çözüm değil. Mesela dün hissedilen sıcaklık 52 dereceydi ve hayat heryerde olduğu gibi burada da akmaya devam etti; çocuklar okulda, çalışanlar işlerinde... Temmuz ve Ağustos aylarında daha da sıcak olduğu için saat 12:00 ile 16:00 arası açık havada çalışma yasağı var, aslında bence Eylül de bu yasağa eklenmeli ama sonra etraftaki binlerce inşaatı kim bitirecek diye düşünüyor olmalılar.

Ramazan iftar davetleri ve iftar sonrası Gabkha denen müzikli, yemekli ve nargileli eğlenceler ile sürüyor. Sünni ve Şiilerin iftar saatleri farklı, Şiiler yaklaşık 20 dakika sonra ezan okuyorlar ve oruçlarını o zaman açıyorlar. Birarada aynı masadalarsa ne oluyor merak ediyorum. Pide yemeyi özlüyoruz burada, her milletin ekmeği var ama bizim pidemiz gibi birşey yok. Çocukluğumdan beri ramazan ve pide hep birarada olunca burada eksikliğini hissediyorum. Gerçi Türkiye'de de yıllardır yapmadım ama fırından sıcak pide alıp eve koşturmak bile özleniyormuş. Uzakta olmak bir romantik yapıyor insanı. Amerika'da okula gittiğim dönemde de Bursa Mezitler yolu hep gözümün önüne gelirdi. Bilinçaltı ilginç birşey.

Körfez ülkelerine gezmeye gelip dönerken buralardan kahve hediye götürmek isteyenlere de bir uyarı....buradaki kahvenin bizim kahvemiz ile ilgisi yok. İçine kakule koyuyorlar ve alışılmadık kokulu bir kahve ortaya çıkıyor. Daha da kıymetli olsun derlerse bir de safran ekliyorlar ki aman diyeyim. Arapça yazılı gayet güzel paketler ile çok otantik görünse de bilin ki hediyeyi alan ilk denemeden sonra hayatta içmeyecek :) Hediyenizle rezil olursunuz, söylemedi demeyin.